Die rückbessinnung auf geschichte im deutschen gegenwartsroman am beispiel „Die Vermessung Der Welt” von Daniel Kehlmann

Bu tezde Daniel Kehlmann'ın “Die Vermessung der Welt” adlı romanı bir tarihi romanı olarak ele alınmış ve bu perspektiften incelenmiştir. Önce tarihi romanının hangi kriterlere uyması gerektiği saptanmış ve ardından söz konusu olan eserin bu kriterlere uyup uymadığı tartışılmıştır. Ardından romanın kahramanları olan Alexander von Humboldt ve Carl Friedrich Gauß'un roman figürü olarak karakterleri ve diğer kişilerle olan ilişkileri incelenmiştir. Romanın 19. yüzyıldaki bilimsel ve siyasi olaylara da değinmesi ve bu çağın Avrupa için bir dönüm noktası teşkil etmesinden dolayı, bu devrin romana nasıl yansıdığı tartışılmıştır. Çünkü söz konusu olan devirde Alman tarihinin akışını değiştiren olaylar gerçekleşmiştir. Örneğin Napolyon Fransa'sı Almanya'yı işgal etmiş ve Prusya bu durum karşısında ve çağın gereklerine ayak uydurabilmek adına çareyi reform girişimlerinde bulmuş ve bütün bu vakalar dolaylı yollardan da olsa romana yansımıştır. Analiz edilen diğer bir husus gerçeklerin saptırılmasıdır. Tarihi romanlar tarihçiler tarafından gerçekleri saptırdıkları gerekçesi ile eleştirilir. Yazarların bu saptırmaları hangi amaçlar doğrultusunda gerçekleştirdiği, bu tez kapsamında tartışılıp, değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra romanın da gerçeklerin sapmasını konu edindiği anlaşılmıştır. “Die Vermessung der Welt” örneğinde bunun komik durumlar yaratabilmek için, yapıldığı anlaşılmıştır. Yani yazar hiciv sanatından yararlanarak eserini okunabilir kılmıştır. Almancada `tarih' kelimesi hem tarih hem de hikâye kelimelerini karşılar. Bu tezin konusu açısından bu ilginç bir rastlantıdır. Çünkü tarihçiler de yazarlar da anlatacaklarını yazıyla aktarırlar. Bu bağlamda Alman Edebiyatı'ndaki tartışmalar irdelenmiş ve yazarlarla tarihçilerin bunu farklı amaçlar doğrultusunda değerlendirdikleri saptanmıştır. Ardından ise yine Alman Edebiyatı'ndaki yazma ve hikâye anlatma hususundaki tartışmalara değinilmiş olup, Kehlmann'ın söz konusu olan eserinin akışı içinde hikâye anlatmayı da konu edindiği tespit edilmiştir. Sonuç olarak “Die Vermessung der Welt” adlı romanın bir tarihi roman olarak da ele alınabileceği ve demir perdenin yıkılışından sonra tarihe olanın ilginin giderek arttığı saptanmıştır